Esas önemli olan, problem (sorun) çözme üzerine çocuklarımızı yönlendirmeliyiz.
Yapılan araştırmalar (Bloom 1979) bireylerin öğrenmeleri arasındaki farklılıkların yaklaşık dörtte birinin kaynağının duyuşsal özelliklerden geldiğini göstermektedir.
Duyuşsal özellikler arasında KAYGI ve TUTUM önemli bir yer tutar.
Kaygı: Gelmesi beklenen bir tehlikeden korkma halidir.
Matemetiğe olan kaygı, korku ve ondan çekinme davranışlarını kapsar.
İlerlemesi halinde o kimsenin kaygılandığı durumu başaramayacağı inancına kapılmasına yol açar.
Ülkemizde pek çok öğrenci matematiğin zor olduğunu ve matematiği başaramayacağını düşünerek kaygılanmakta ve matematiğe karşı olumsuz tutum geliştirmektedir.
Bu durum ilk öğretimden başlamakta olup okul yılları ilerledikçe maalesef artarak devam etmektedir.
Sonuçta öğrenciler bu önemli araca karşı olumsuz tutum geliştirmektedirler.
Daha da kötüsü, kendilerinin matematiği öğrenecek kadar zeki olmadıkları, matematiğin onların uğraşacağı konular arasında bulunmadığı kanaatine varmaktadırlar.
Bu yanlışlıkta, öğretimin, öğretmenin ve ana babanın yaklaşımının önemli rolü vardır.
İlköğretim 1. kademedeki matematik kavramları arasında bu yaş çocuklarının öğrenmekte zorlanacağı kavramlar yoktur.
Önemli zihin arızası bulunmayan her çocuk bu davranışları kazanabilir.
Başarısızlığın sebebleri arasında, matematik öğretiminde öğrencilere, ilişkisel anlamayı sağlayıcı yardımda bulunamayışımız ve öğretmenlerin öğretim hızını çabuk öğrenen öğrencilere göre ayarladıkları va çıtayı üksek tuttukları için diğer öğrencilerin ayak uyduramayışı diğer öğrencilerde itilmişlik duygusu ve kaygı yaratmakta, daha da kötüsü öğretmene ait bu sorun ana baba ve çocuklarca benimsenmekte ve ailede gelmemiş günlerin ve zamanların endişesi hüküm sürmekte, hayatın güzellikleri ıskalanmaktadır.
Sonuç:
İlköğretimde matematik eğitiminin başlıca amacı, öğrencilerin yani çocuklarımızın, YETENEKLERİ doğrultusunda mümkün olan ölçüde gelişme sağlamalarına yardımcı olmaktır.
Bütün öğrencileri iyi birer matematikçi olarak yetiştirmeye çalışmak yerine, öğrencilerin problem çözme tecrübelerini artırmak, yetenekleri ortaya çıkarmalarına ve onu kullanmalarına imkan sağlamak; henüz işin başında başarısızlıklarla karşılaştırmak yerine başarı zevkini tattırmak, kendine güvensizlik yaratmak yerine güveni geliştirmek ve artırmak, matematiğe karşı olumlu duygular geliştirmek, onu sevdirmek, öğrencilerde sorun çözme becerisini artırma yönünde önemli Öğretmen ve Ana Baba Davranışlarıdır.
Selamlar
Selami Penbe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder