21 Nisan 2007 Cumartesi

Emekli Olmak Sanıldığı Kadar Huzur Getirmez

Yaradılışı harekete bağlı olarak yaratılan insanın saadeti zorluklar içinde yılmadan çalışmaktır

İki yıl önce arkadaşlarımdan birine hiç beklenmedik bir para gelmişti.
Altı ay sonra çalıştığı yerden ayrıldı ve bir işyeri açan iki arkadaşına katıldı.
Şirket parlak bir başarı kazandı ve bir holding tarafından çok yüksek bir fiyata satın alındı.
Arkadaşım bu satış işleminden hissesine düşeni fazlasıyla aldı.
Hem de kırk yaşında emekli olmaya yetecek kadar.

Kısa bir süre önce kendisini gördüm ve emekliliğin nasıl gittiğini sordum.
"Şey" dedi, "seyahat etmek ve hep yapmak istediğim şeyleri yapmak harika."
"Fakat" diye ekledi, "biraz garip, çünkü o kadar paraya sahip olmanın heyecanını atlattıktan sonra, herşey normale döndü. Yani bazı değişiklikler oldu -yeni bir ev ve eşyalar aldım- fakat, gene de kendimi eskiden olduğumdan daha mutlu hissetmiyorum."

Bu arkadaşım, eline aniden geçen paranın kendisine sağladıklarından yararlanırken, aynı yaşta başka bir arkadaşıma yapılan tetkikte kanser sonucu pozitif çıktı.

Bu durumu nasıl karşıladığını sordum.
"Elbette, ilk başlarda mahvoldum," dedi.
Bedenimde öldürücü bir virüsü taşıdığımı kelimelelerle ifade etmek neredeyse bir yılımı aldı.
Fakat geçen sene boyunca işler değişti.
Her günün, eskiden olduğundan daha fazla, an be an tadını çıkarmaya başladım, kendimi hiç olmadığım kadar MUTLU HİSSEDİYORUM.
(Kendim için de aynı şeyleri daha fazla söyleyebilirim. Her bir günüm on katı kadar daha kıymetlendi.
Yani kalan beş yılım, elli yıl kadar değerli. Ne kazançlı hesap değil mi?
Hadi gelinde hastalığın aleyhinde olun bakayım. Matematik şaşırmaz öyle değil mi?)
Her geçen gün daha fazla sahip olduklarımı takdir etmeye başladım ve bana verilen nimetlerin gerçekten tadını çıkarabildiğim için müteşekkirim.
Her ne kadar, test sonucunun pozitif çıkmamasını tercih etsem de, bazı yönlerden hayatımı müsbet yönde değiştirdiğini kabul etmem gerekir."

"Hangi yönlerden?" diye sordum.

"Mesela, bildiğin gibi ben her zaman tam bir maddeci olma eğilimindeydim.
Fakat, geçen yıl, ölebileceğimin ortaya çıkması bana YENİ BİR DÜNYANIN KAPILARINI AÇTI.
Hayatımda ilk defa ruhsallığı incelemeye başladım, bu konuda pek çok kitap okudum ve insanlarla konuştum...
Daha önce HİÇ DÜŞÜNMEDİĞİM ŞEYLERİ KEŞFETTİM.
SABAH KALKIP, GÜNÜN NE GETİRECEĞİNİ GÖRMEK VE SON KEZ BAKIYORMUŞ GİBİ BAKMAK BENİ İNANILMAZ DERECEDE HEYECANLANDIRIYOR.
Düşünebiliyor musun, ben iki yıldır böyle yaşıyorum.
Bu da benim hastalığıma bakış açımı olağanüstü renk çümbüşüne çeviriyor."

Her iki kişi de esas önemli olan noktanın, MUTLULUĞUN, DIŞ ETKENLERDEN ÇOK KİŞİNİN ZİHİNSEL TUTUMUYLA BELİRLENDİĞİNİ GÖSTERMEKTEDİR.

Aslında, herhangi bir anda kendimizi mutlu yada mutsuz hissetmemizin MUTLAK ŞARTLARLA ÇOK AZ İLGİSİ VARDIR.
Bu daha çok DURUMUMUZU NASIL ALGILADIĞIMIZLA, ELİMİZDE OLANLA NASIL TATMİN OLDUĞUMUZLA İLGİLİDİR.

Her zaman mutlu kalmayı tercih etmeniz dileğiyle.

Selamlar
Selami

Hiç yorum yok: