24 Aralık 2006 Pazar

Kaybetme Riskinin Pozitif Etkileri

Olumsuz olaylara pozitif bir yaklaşım

Canlı insanlar değişiklik korkuları farklı şekillerde başa çıkarlar.
Cesaret, korku bulunmaması anlamına gelmez, cesaret korkuya rağmen o eylemde bulunmaktır.
Bilinmeyene ve geleceğe doğru, korkunun doğurduğu dirence rağmen hareket etmektir.
Bu aşamada ruhsal tekâmül ve dolayısıyla da SEVGİ daima cesaret ister ve RİSK içerir.

Canlı neyi severseniz sevin -insan, hayvan ya da bitki- bir gün mutlaka ölecektir.
Birisine güvenirseniz aldatılabilirsiniz, bağlandığınız kişi sizi terk edebilir.
Kateksisin bedeli ACI çekmektir.
Eğer insan acı çekmemeye kararlıysa, birçok şeyden çocuk sahibi olmaktan, arkadaşlıktan, vs, yani hayatı anlamlı, canlı ve önemli kılan her şeyden vazgeçmek zorundadır.

Herhangi bir yöne doğru açılın ve tekâmül edin, ödülünüz hem ZEVK hem de ACI OLACAKTIR.
Dolu dolu yaşanan bir hayat aynı zamanda ACILARLA da dolu olacaktır.
Ama tek alternatifi dolu dolu yaşamamak ya da hiç yaşamamaktır.

Yaşamaya yönlendirebiliriz.
Ama eğer bize sürekli eşlik eden "ölüm"ün dehşet verici varlığıyla tam anlamıyla yüz yüze gelmeyi istemez ve kendini onun öğütlerinden mahrum bırakırsak, ne, berrak bir şekilde yaşayabilir ne de sevebiliriz.
ÖLÜM'den, eşyanın sürekli değişim içeren tabiatından kaçarsak, sonunda kaçınılmaz olarak hayattan da kaçarız.

HAYAT ZORDUR ve ÖYLE DE OLMALIDIR (iyi ki de zormuş).

Güvenli, rahat, zorlukların olmadığı, herkesin son derece rahat olduğu bir hayatın insanları MUTLU ETTİĞİ düşüncesi de nereden çıktı?

Hiç yorum yok: