Önce insan sonra öğretmen olabilmek
"Binlerce kilometrelik bir yolculuk tek bir adımla başlar." LAO TZU
Hayat zordur, öyle de olmalıdır. Bu yüce bir gerçektir.
Öğretmenlik ise meslekler içinde en zor olanı fakat aynı zamanda en çok onurlu olanıdır da. Bu gerçeği görürsek, onun üstesinden gelebiliriz. İyice anlarsak ve kabul edersek hayat ve öğretmenlik artık zor olmaktan çıkar. Çünkü bunu kabullenince hayatın ve öğretmenliğin zor olduğu gerçeği artık önem taşımaz.
Çoğu insan (öğretmen) hayatın zor olduğu gerçeğini tam olarak göremez. Bunun yerine sürekli olarak, yüksek sesle ya da mırıldanarak sorunların büyüklüğünden, ne büyük zorluklarla karşılaştıklarından şikayet edip dururlar.
Sanki hayat, ya da öğretmenlik genelde kolaymış ya da kolay olması gerekirmiş gibi...
Onlara göre karşılaştıkları güçlükler, aslında olmaması gereken şeylerdir, sadece onlara ve ailelerine verilmiş benzersiz zorluk ve dertlerdir; bu dertler ve zorluklar başka kimsenin başına gelmez.
Güvenli, rahat, hiçbir zorlukların olmadığı, dertsiz ve sıkıntısız, meşakkatsiz bir hayatın ya da mesleğin insanları mutlu kıldığı düşüncesi de nerden çıktı?
Hayat ya da öğretmenlik bir sorunlar ve dertler dizisidir.
Bunlardan şikayet etmek mi istiyoruz yoksa çözmek mi?
Öğretmen arkadaşlarımıza bu zorluklarla bu zorluklarla nasıl başedeceklerini öğretmek istiyor muyuz?
O halde acı reçeteyi kabul edip uygulamalıyız.
Yani değişime kendimizden başlayarak. Ama biz her zaman olduğu gibi işin kolay yanına kaçar, elimizi taşın altına sokmayız.
Ben buradan eğitimci meslektaşlarıma sesleniyorum: "Ya bir yol AÇIN, ya bir yol BULUN, ya da yoldan ÇEKİLİN!"
Hayatı (kaliteli öğretmenliği) zor kılan şey, sorunlarla yüz yüze gelme ve onları çözme sürecinin acı verici olmasıdır.
Ama şunu hiçbir zaman unutmamalıyız ki; dört soylu gerçekten birincisi şudur:
"Yaşamak acı çekmektir".
Buradan şu sonuca varabiliriz:
"Öğretmenlik zor zanaattır."
Hayat ya da öğretmenlik sorunlarla karşılaşıp onlara çözüm getirme sürecinden dolayı anlam kazanır. Sorunlar yüzünden aklen ve ruhen, mesleken ve insanen gelişiriz. Sorunlarla yüz yüze gelmenin ve onları sonuçlandırmanın verdiği haz vasıtasıyla öğreniriz biz. "Zor olan ve acı veren şeyler öğreticidir".
Bu nedenle akıllı insanlar sorunlarından korkmamayı, tam tersine sorunları, hatta onların getireceği zorluk ve acıları da iyi karşılamayı öğrenirler.
Ama çoğumuz böyle akıllı davranmayız. Hemen hepimiz getireceği zorluk ve acıdan korkarak, az ya da çok sorunlardan kaçınmaya çalışırız.
Kendi kendilerine yok olacaklarını umarak savsaklar dururuz. Sanki sorunlarımız yokmuş gibi davranır, onları unutur, görmemezlikten geliriz.
Bu görüşler ışığında şu teklifi getiriyorum:
Geleneksel (patronca) sınıf yönetimi yaklaşımı, eğitimi hem öğrenciler, hem de öğretmen için çekilmez bir yük haline getirir.
Geleneksel (patronca) sınıf yönetimi yaklaşımı, insan doğasına ilişkin kötümser ön yargıları referans olarak alır.
Bu yaklaşım bu durumu daha da güçleştirmekten başka bir işe yaramaz.
Sınıf yönetiminde işlenmesi gereken asıl model katılımcı veesnek yapılandırılmış çağdaş (liderce) yaklaşımdır.
Lider öğretmen yaklaşımı, çağdaş yönüyle geleneksel sınıf yönetiminden bütünüyle çok farklı ve faydalıdır.
Bu liderce yaklaşım öğrencinin duygusal, düşünsel ve zihinsel gelişimine uygun insancıl bir modeldir.
Öğrenme ortamında öğretmenin yeri tartışılmalıdır. Her şeyi bilen, bir ölçüde kutsal, sınav gücünü elinde tutan öğretmenden; bildiğine bilgiler katmaya devam eden, kutsal değil, herkes gibi
paylaşabilen, korkulmayan, yönlendirici, sınavı öğrenme sürecinin bir parçası olarak değerlendiren öğretmene dönüşüm yaşanmalıdır.
Bu da zor ve acıdır. Değişimi gerektirir. Ama sonuç mükemmeldir.
Bireysel olarak bu dönüşümü yaşayan ve yaşatan bir çok öğretmen vardır. Ancak bireysel çabanın dışında toplumsal kabul ve irdeleme süreci bulunmamaktadır.
34 yıldır çeşitli ortamlarda birçok öğretmenle etkileşim içinde olduktan sonra, çocuklara karşı uygun olmayan hatta zararlı olan bazı davranışların öğretmenler tarafından (buna kendim de dahil) tarafından yapıldığını gördüm.
Ben giderek daha çok sayıda öğretmenin öğrencileri küçük düşürmelerinin, söz konusu çocukların yaptıkları yanlış davranışlar kadar hatalı olduğunu anlamalarını istiyorum.
Öğretmenlerin kendilerinin örnek ve lider olmasının önemini kalben kabul edeceklerinden umutluyum.
Öğretmenler işlerinin gerçekten toplumsal bir iş olduğunu anladıkları zaman minnettar olacağım.
Öğretmenler, benzerliklerine rağmen çocukların tümüne farklı farklı (eşitsizce değil) davranılması gerektiğini kabul edecekleri zaman sevinçten uçacağım.
Zor görevinizde çaba, sabır, hoşgörü, başarı ve mutluluklar dileğiyle...
Selami PENBE
Karaman Bifa I İlköğretim Okulu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder